Kayıtlar

Ağustos, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Evlilik Kararını Vermeden Önce Muhakkak Düşünülmesi Gerekenler.

Resim
Her konuda olduğu gibi, sadece maddi şeyleri yoluna koyma telaşındayız. Evlilik kaça mal olur? O tarafın bu tarafın alacağı, ailelerin tanışması, balayı, ev derken hesapladığımız hep gider kalemleridir. Ama asıl düşünülmesi gereken, geçip giden yaş ya da hissettiğimiz aşk değil,  “psikolojik olarak buna ne kadar hazırım?”   Sorusu olmalı. “Amaan o kadar ince eleyip sık dokumaya ne gerek var, üç günlük dünya ” diye düşünülürse; o üç günden ikisinin zehir olma riski, göze alınmış demektir.  Gerçi kimilerine göre şans oyunu gibidir evlilik, belki piyango vurur harika bir evlilik olur ama kim bilebilir? Hem madem şans oyunu, o halde bilmem kaç binde, ancak bir kişiye çıkması gerekecektir. Etrafımızdaki, belki ailemizdeki, yetmedi dünyadaki evliliklere bir bakın? Kaç tanesi mutlu, kaçı boşanmış, kaçı sadece kâğıt üzerinde devam ettiriyor?  Neden böyle?  Acele verilen karalardan ötürü olabilir mi?  Kanımızın kaynadığı kişi ile, isteri...

Çocuklara Okuma Alışkanlığı Kazandırma

Resim
*Önemli günlerde hediye olarak kitap alınması:   Büyüklerin birbirlerine doğum günleri gibi özel günlerde, gerekirse anlaşarak kitap hediye etmesi. Ve ya ”bu doğum gününde annene, babana, kardeşine kitap alalım, kitabı sen seç” gibi görevler verilmelidir.  Bu durum, çocuğa “önemli olma” mesajını verecektir. Ayrıca, renkli ambalajından çıkarılması ve mutlu bir yüz ifadesi, hediyenin önemini pekiştirir.  * Evde muhakkak bir kitaplığın olması:   Evimizin bir bölümünde değerli eşyalarımız kadar kitapların da bulunması, çocuğa okuma yazma öğrenmeden önce, görsel olarak zihninde yer etmesini sağlayacaktır. (Mümkünse biraz göz önünde olmalı)  *Kitapla alakalı konuşmalar:  Özellikle çocuk okul dönemindeyken, bu tür konuşmalar daha etkilidir. Anne babanın kendi arasında kurduğu cümleleri, oyun oynar gibi gözüken çocuklar, aslında birer kayıt cihazı gibi kaydederler. O yüzden, rol gereği bu tür cümleler sık sık kurulmalı çocuğun...

İş Görüşmelerinde Hayretlik Mülakat Soruları

Resim
İş mülakat soruları, sektöre göre çeşitlilik gösterse de son on küsur yılda, özellikle 2000 li yılların başlarında sorulanlar, tuhaflığı ile dikkat çekmektedir. 2000’ li yılları bilen bilir. O dönemin yeni mezun gençleri, iş dünyasının en şanssız jenerasyondur. 2001 krizinden olsa gerek; en donanımlı olanlar dahi, komik ücretleri olan işler için bile,  uzun eleme süreçlerinden geçmek zorunda kalmışlardı. İki büklüm gencin karşısında acaba ne kadar saçmalasam ne sorsam diyen, dakikalarca elindeki telefonla oynayarak – güya sabrını test- ettiğini düşünen ya da anlamsız bakışlarıyla adayı inceleyip duran  iş verenlerle doluydu ortalık. Aşağıda, gerçek örneklerden en ilginç ve en genel olanlar derlenmiştir.Sadece firma adı verilmemiştir. Bir kilo pamuk mu, bir kilo demir mi daha ağırdır?   ( İlaç firması mülakat sorusu 2001) Arabayla giderken ıssız bir yolda kaza yaptınız. Tüm lastikler patladı.  Ne yaparsınız?   ( İlaç firması mülakat sorusu 2002) Orta...

En Can Sıkıcı İşyeri Durumları

Resim
1-  Doğum günleri:   Hiç bitmeyen etkinliklerin başında gelir. Özellikle kurumsal yerlerde bu günler çok fazladır ve hemen hemen gün başına bir doğum günü düşer. Yetmezmiş gibi, bunun yanı sıra, terfi kutlaması, veda kutlaması, yeni doğum yapana hediye, çocuğu sünnet olan, evlenen, nişanlanan…bilmem ne olan diye bu liste uzar gider.İstersen katılma? Ama sıra sana da gelecek. Hem dikkatleri üzerine toplamak istemezsin herhalde? 2- Çekilişler, Ödüller,Yarışmalar:  Çekilişler, özelikle bayramlarda ve yıl başlarında olur. Hem aynı işi yaptıklarınla hem tüm birimle genel katılman gerekebilir. En can sıkıcı yanı, sen gidip paraya kıyar  iyi bir şey alırsın sana iki tane ayıcıklı kahve fincanı falan gelir.Hay aksi. Ödüller ise o ay, iyi performans gösterene gider.Çok fazla üzülme verdikleri sinema bileti falandır? Para mı sandın yoksa? 3- Sosyal medya yasakları:  Eğer üst kademede değilsen sana kesin yasaktır bunlar. Hatta  gün içinde genel iki gazet...

Yöneticinin Gözdesi Çalışan Nasıl Olur?

Resim
“Aman efendim Tamam efendim” ciler.” Yüksek ego yalakalık ister. Bu, kapitalist düzenin değişmez şartıdır. Yalakalık demişken bunu yabana atmamak lazım; zira terfi eden bu gurubun içinden çıkar. Yani, olmazsa olmaz davranış modeli, “nabza göre şerbet” tir. Diğer ifadeyle duygusal zekasını iyi kullanan ve üzerine biraz da abartılmış davranışlar ekleyen terfi alır. Çünkü narsist yöneticiler, çevresinde kendisini sürekli pohpohlayan el pençe divan duran çalışanları sever. Kendilerini iyi hissederler. Tercihe konu davranış modelleri aşağıdadır: *Her sabah muhakkak gözünün içine bakıp kendini fark ettirmeye çalışmak. Hatta, her an emir gelme ihtimaline karşı, göz önünden ayrılmamak, *Bayansa, özellikle düzenli olarak iltifat etmek, ne kadar zayıfladığını ve fit olduğunu sürekli hatırlamak, *Bir şey sormak için yanına gittiğinde; kendine gelmesini  ve seni fark etmesini beklemek. Henüz kendine gelemediyse, uygun bir zamanda görüşmek üzere oradan tüymek, *Yarım ağız konu...

Mobbing Nedir ?

Resim
Mobbing nedir? Yöntemleri nelerdir? Nelere neden olur? Nasıl korunular?  Sözcüğün kökeni; yaklaşık olarak zorbalık ilişkileri anlamı içermektedir.  Mobbing, özellikle kemikleşmiş iş guruplarında hiyerarşi olarak gücü elinde bulunduran kişinin, bu gücü kaybetmemek adına, diğer guruba uyguladığı psikolojik şiddettir.  Kendini ifade etmekte güçlük çeken bir çalışanın, kendine olan güven ve öz saygısını yitirebileceği çok muhtemel, duygusal bir saldırıdır.  Daha çok özel olmak üzere, kamu dahil, yer iş ortamında mobbing ile karşılaşılabilir.  Özellikle işsizliğin yüksek olduğu, gelişmekte olan ülkelerdeki sosyo-ekonomik durumun çeşitliliği, insanlara fazla seçenek tanımamakta olup, bu durum ise mobbing e zemin oluşturmaktadır.  Çalışanının, kendine mecbur olduğunu fark eden işveren, kişiyi değersiz görmeye veya bu şartlarda çalış ya da kapı orada mantığını gütmeye başlar.  Mobbing yöntemleri Çalışma Sosyal ve Güvenlik Bakanlığ...

Başarılı Olmak İsteyene Üç Öğüt

Resim
1-     Önce, içinde bulunduğun durumu ve şartları kabul et.  Öncelikle, olmak istediğin değil, olduğun ortam ve şartları kabul etmektir. Bu basit gibi görünse de hemen hemen herkes hayatının bir döneminde kendini farklı göstermeye, ortamına göre ifade etmeye çalışmıştır.  Bunu alışkanlık haline getiren insan sayısı ise, az değildir. Çünkü, kendini dış dünyaya farklı yansıtmak ve olduğunda daha iyi, daha yüksekte göstermek insanlara bir şekilde iyi ve havalı gelir. Bu, daha çok beğenilmek ve daha az eleştirilmek; kendini daha iyi hissetmek istemenin bir sonucudur.  Harekete geçmek için, kendine en yakın olan yerden başlamalısın.  2-     Çevre seslerine kulak kapat .  Bir işe kalkışacağın vakit, kendi içinde iyice ölçüp biçtikten ve kararını verdikten sonra kulakları tamamen çevreye kapatman gerekir. Aksi halde, belki de konuyla hiç alakası olmayan kişilerin fikirlerinden ötürü çok fazla zaman kaybedebi...

Dört Mevsim Hayat

Resim
Etrafımı saran şeffaf su dolu balonu yırtarak önce, yeni bir dünyaya öldüm. Çığlık çığlığa bir dünya? Ne yapacaktım? Nasıl olacaktı? Bir baktım her şey, ama her şey benim için düşünülmüş.  Benim için düşünülmüş ama, daha doğuşumdan başlayan çaresizliğime takıldım. Ufacık oluşum canımı yakıyordu. Ah şimdi büyük olsaydım eğer, kendim yürüyecek, kendim tanıyacaktım dünyayı. Öyle büyük ki çaresizliğim? Ne derlerse onu yaşayayım derken gençliğime doğru büyümüşüm. Büyüdükçe ağırlaştım. Elimi hiç bırakmayan o ele, daha sıkı tutundum. Bildiğim başka bir hayat yoktu. Sonunda götürüp, sürünün ortasında bırakıldım. Orada her şeye kılıf vardı. Günah bile mübahtı. Üstelik yan gel yat. Yalnızlıklarım dindi,  herkes gibi … Herkes oradaydı, tek dertleri makbul olmakmış. Gel gör ki her zaman olmuyor işte. Bazen, asi olmaktan yana ağırlaşıyor gönül. Bir yandan da, sürüden ayrılan koyun geliyor aklıma. E haliyle yıllarca, ne herkes olabildim, ne öteki herkes. Tam olarak neredeyd...

Akıl Kolay Verilir, Zor Uygulanır

Resim
Başkalarını, kendimizden daha kolay affederiz. Bunun nedeni; çok iyi bir insan olduğumuz, ya da diğerlerinin çok iyi olduklarından ötürü değildir. Onlarla ilişkilerimizin bozulmasını, istemediğimiz içindir. Ve bilinç altı da bu yönde çalışır.  İş hayatında isek; muhakkak iletişim içinde olduğumuz kişilere işimiz düşecektir.  Gündelik hayata göre bakarsak; birilerine muhakkak ihtiyacımız vardır. Çünkü yalnız kalmak istemeyiz.  Aile hayatına göre ise; düzenimizin bozulmasını istemediğimiz için. İnsanın her davranışının altında, bir bilinç altı nedeni yatar.  Başkalarını kolay affettiğimiz bir yana, akıl verirken de kendimizden daha kolay veririz. Öyle güzel ve yerinde taktikler veririz ki, aynılarını kendimiz uygulasak, hayatımız anında düzene girerdi. Neden kendimize bu kadar zor söz geçiririz?  Aklımız, öğrenilen her yeni şeyi, öncelikle reddeder. Birçok savunma mekanizması geliştirir. (Bahaneler gibi) Alışkanlıklara ve hazır olanı almaya...