İç Temizlik ve Yoğunlaşma
Dertleri seviyorum.
Dert; geldiğinde yakarışımız, gittiğinde şükrediş imizdir. Dertler olmasa,
yaratanı hatırlamaz insanları etkiler...
Belki de bu yüzden dertsiz insan
yoktur yeryüzünde. Ruhun terbiyesi
için, bir iç temizlik gibidir yakarış. En sağlam mutluluklar iç huzur üzerine
kurulur zira.
Herkes kendi düşünce ve inancına göre temizler iç dünyasını;
isteyen dua ile isteyen sevgi ile isteyen gözyaşı ile. İsteyen istediği
şekilde, pisliklerden arındırabilir ruhunu. Herkes en iyi kendini bilir, ortak
olan, ahlakın ve erdemin güzel olanından ve sevgi dolu bir yürekten yana
olandır.
Hatta daha esas
olan, önce kendinin, kendi yanında olduğunu bilme ihtiyacıdır
insanoğlunun. Düşünceleriyle, dilinden dökülenler aynı ise daha bir kolay olur
inandığına yakarışı. Üzerindeki yük ancak bu şekilde kalkar, İç konuşma onu
ayrıcalıklı kılar ve ona yalnız olmadığı duygusunu yaşatır. Zaaflarına bakar
çıplak gözle ve en önemlisi eleştirecek, kötüyü belki bir gün yüzüne vuracak
biri endişesi yoktur.
O halde kendine
ayırdığı vakitleri, altın bilmenin acilliği ile, gözlerinizi kapatıp, şiddetle
ve dingin yağan bir yağmurun tüm çamurları yıkadığı gibi, yıkandığını
hissedebilir ruhunun. Gözyaşı arklarının engellerini kaldırıp, kirli suyun akıp
gittiğini ve kendinden uzaklaştığını görebilir.
Daha günahsız ve
suçsuz bir hayatı diler belki ve daha güzel, mutlu günlere, içtenlikle inanır.
Enerji olayı denilen ve kanımca, saçmalığın daniskası gibi gözüken evrene mesaj
olayı da budur aslında.
Doğanın en bakir yerinde,
serin esen bir rüzgârı ve temiz havayı, bitecekmiş gibi acil ve ama yavaş
çekebilir içine. O zaman belki, güneşin en parlak ve saydam hali gelir gözlerinin
önüne, içinden ne geliyorsa onu anlatır.

Yorumlar