Kayıtlar

Mayıs, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başarının Önündeki Düşünce Engelleri

Resim
* Aynısından çok var. (Olacak elbet dünyada bir fikir sadece senin aklına gelecek değil ya?)  * Bu bize uygun değil (Yapabileceğine inandığın için harekete geçeceğin fakat, çevrene uygun olmadığını düşünüp vazgeçtiklerindir.)  * Eski alışkanlıklar (Ne kadar direnirsen diren bir gün yenilenmek zorundasın.)  * Hayır diyememek (Birilerini kırmamak ve üzmemek için vazgeçtiğin ya da ertelediklerindir. Oysa yarın hatırlamayacaklardır bile)  * İnadına ısrarcı olmak (Sırf başkalarına kendini ispatlamak için attığın gereksiz adımlardır. Önce kendine ispatla, denedin olmuyorsa vazgeç!)  * İlk başarısızlıkta pes etmek (Ne sandın? İlk çabada yoluna güllerin dökülmesini mi?)  * Yarış içine girmek (O yaptıysa ben niye yapmayım deyip düşünmeden yapılan hamlelerdir. O yapan kişiyle yetenekleriniz farklı olamaz mı?)  * Yardım istememek (Her şeyi ben biliyorum havasıdır. Komşu komşunun külüne muhtaçtır unutma)  * Öz saygı eksikliğ...

Doğa Verdiğini Bir Gün Geri Alır

Resim
Doğa ve insan arasında ki var olan savaş yıllarca, yine insanlar tarafından görmezden gelinmeye devam etmektedir. Bir ana gibi kucak açan bu sisteme, neden sürekli nankörce ve kaldırışlarıyla karşılık verir insanlar?  Doğa, kendine ait olanı geri almak ister; belki bir deprem olur, her şey yerle bir olur. İnsanoğlu kalkar yine aynı yere binalar diker. Yıkar döker, kırar… Beton yığınları inşa eder.  Gelecekteki farazi su savaşları, küresel ısınma ve tüm dengelerin değişeceği söylentileri, insanın doğaya açmış olduğu savaşın bir cevabı niteliğindedir. Ama aldırmaz insanoğlu; sonuna kadar açar muslukları. Kuraklık olunca da yağmur duasına çıkar.  Yeşil olan ne varsa üzerine yürür son sürat, saldırır. Tüm ağaçlar, börtü böcek yok olur. Medeniyet (!) gelir. Nefes alacak yer kalmayınca da temiz hava dilenir, uslanmaz.  Kendi ürettiği teknoloji artığı ne varsa bırakır doğaya. Görmezden bilmezden gelir, önemsemez. Sonra da amansız hastalıklarla, kans...

Yaşam Kalitesini Artıran 20 Pratik Bilgi

Resim
*Günaydın de ve gülümse (yorgun ve suratsız kalksan bile)  *Hatır sor (Kişilere kendileriyle ilgili sorulan kısa sorular ilgi ve iletişimi geliştirir. Nasılsın? sorun yok değil mi? Sana katılıyorum, haklısın, gibi.)  * ‘Teşekkür ederim’ ve ‘lütfen’ gibi kelimelerini alışkanlık haline getir.  *Etrafına duyarlı ol.  (Aynı ortamı paylaştığın kişilerin sevinç ve üzüntülerine dahil ol)  *Pozitif kelimeler kullan. (Günüm kötü geçti yerine günüm iyi geçmedi gibi.)  *Rica ekini ihmal etme (Verir misin, alabilir miyim, görebilir miyim.)  *Her şeye atlama (Bazen uzaktan izlemek ve uygun zamanı beklemek ortamı sakinleştirir.)  *’Ben sana söylemiştim’ cümlesinden uzak dur. (Salaksın anlamamışsın hala, bak gördün mü ben ne kadar akıllıyım demek gibi bir şeydir bu)  *Sosyal olmakla geveze olmayı karıştırma.  (Konuşacak genel ve ortak konular tercih et. Kişisel, bıçak sırtı k...

Nasıl Bir Toplumuz

Resim
İnsan karakterlerinin, deşifre edilmesine sosyal medyanın büyük katkısı olmuştur bana göre. Gizli olan ne varsa ipliğini pazara çıkarmıştır.  Günümüzde insanların, kişisel ve sosyal yaşantısına birkaç adımda ulaşarak, yaptıkları yorum ve paylaşımlarından haklarında birçok bilgi edinme, karakter özelliklerine varana kadar fikir sahibi olma, bir seçim misali önümüze sunulmuştur. Toplumsal yapının ne kadar renkli olduğunu bize kanıtlayarak, eskinin tek tip insan algısını da ortadan kaldırmıştır sosyal medya.  Nasıl bir toplumuz peki? Mutlu, hoşgörülü, farkındalık sahibi, toplumsal duyarlılığı yüksek, kontrollü… Nasıl?  (Bu konuya girmemek en doğrusu…)  *Zeki ve çalışkanız dır muhakkak ama, karakter konusunda çeşitliliğe sahibiz diye düşünüyorum. Hep öyleydikte şimdimi gün yüzüne çıktı ya da insan denen canlı giderek çeşitliliğe mi evriliyor  bilemem…  *Anında dönebilen bir toplumuz mesela; Daha farklı bir deyişle trend ...

Soma Ağrısı

Resim
Kulakları sağır eden, çığlıklar çıkıyor ağzımdan. Sessiz ve nafile olduğunu anlayamıyorum önce.  Ölüm, önü açılan bir sel gibi çılgın geliyor üzerime. Bulduğu her boşluğundan içeri dalıyor bedenimin. Şişiyorum. Onca yaşanmamışlık, onca sevdiğim yüz, bana bakıyor bu çığlıkların içinden. Her şey yarım artık, anlıyorum.  Karabasan gibi çöküyor nefesimin tam ortasına. O kadar büyük o kadar kara, ter pas içinde kıpırdayamıyorum. Dizlerim, olduğu yere kilitleniyor. Bu insan bedenimin acizliğine içerliyorum, neye yarar?  Bir hayat daha dilesem şimdi? Ya da bir yarım hayat ta olur. Yok yok sadece gökyüzü bile yeter. Geç kaldın diyor yüreğimin ağrısı, altında eziliyorum.  Kimse üzülmesin canım hiç yanmıyor. Hem yalnız da değilim, toplu toplu ölüyorum.  Sadece, birkaç saniye bin yıl oluyor, hemen ölemiyorum. Bitmiyor özlediklerim… Bu yüzden ağır ağır ölüyorum. 

Motivasyon nedir? Ne değildir?

Resim
İnsanı, amaçları doğrultusunda harekete geçiren psikolojik güdülerdir. Bu tabi ki genel geçer bir tanım olup bana göre motivasyon; gücünü temelde iki kaynaktan alan bir kavramdır. Bunlardan biri;  insanın hayallerini resimleyebilmesidir. Eğer kurduğunuz ve hedef haline getirdiğiniz bir hayalinizi çok güçlü bir şekilde kafanızda resimleyebilirseniz, sonuca ulaşmak için harekete geçme güdüsünü, kendinizde daha güçlü bulursunuz.  Bir diğer önemli kaynağı;  Büyük düşünüp basit bakabilmektir,  Çocukların hayalleri gibi büyük ama zorlu süreçleri bilmedikleri kadar basit; Buda, zorluk, engel, karamsarlık gibi kavramları direk olarak ortadan kaldırır.  Yetişkinler olarak elde etmek istediğimiz her ne olursa olsun buna ulaşmak için olumsuz ya da istisnai başarılı referansları, kendimize örnek almamalıyız. Zira herkesin kişiliği, yeteneği, sınırları, örnektekiler ile birebir aynı değildir.  Bu farklılıktan dolayıdır ki motivasy...

Sürü Meselesi

Resim
“Kulaktan kulağa oyunu” vardır; cümleyi ilk söyleyen kişi aslını söyler, en son kişiye sıra geldiğinde ise, kişiye göre şekillenmiş ve orijinalinden tamamen uzaklaşmış yeni bir cümle çıkar ortaya. Tıpkı bunun gibi; belki de yaşadığımız hayat, tüm gerçekleriyle giderek yalana dönüşmüş, insanların hayal dünyasından oluşmuş bir masaldır.  Sürü; bu masalı sana, ‘doğru’ diye yutturan sistemdir.  Her gelenin dönüp bir sonrakine aktardığı, aktarmakla yetinmeyip direttiği en yalan gerçektir hayatımızdaki. Zira baştan beri kural böyle işledi. Katıldık, çünkü başka fikrimiz yoktu. Sürüye katılmazsak eksik kalırdık, yalnız ve sevilme duygusundan uzak olurduk. Buda bize ağır gelirdi; çünkü insanoğlu, hayatı boyunca, ‘birileri beni sevsin beğensin’ diye yaşar. Takdir edilme duygusu içinde kıvranır. Bunu kabul etmese bile, hayatının yegane amacı budur. Hep birilerine yaranabilmek için kendi kişiliğini, rahatlıkla bir kenara itebilme, değişkenliğine sahiptir. Kabul de görür...

Zihin Gücü

Resim
“Zihin kaslara hükmeder. Bir çekiç darbesinin gücü, uygulanan enerjiye bağlıdır; bir insanın bedensel aletinin sergilediği güç ise, kişinin saldırgan iradesine ve cesaretine bağlıdır. , tam anlamı ile zihin tarafından imal edilir ve beslenir. Geçmiş yaşamlardan gelen iç güdülerin baskısıyla, güçlükler veya zayıflıklar, giderek insanın bilincine sızar. Bunlar kendilerini alışkanlıklarla ifade eder ki, alışkanlıklar da karşılık olarak istenen veya istenmeyen bir bedenle görünür hale gelir. Dışa karşı zayıf olmanın, zihinsel bir temeli vardır. Alışkanlıklara bağlanmış olan beden, bir kısır döngü halinde zihnin çalışmasına engel olur. Eğer bir efendi uşağı tarafından yönetilmeyi kabul ederse, uşak sonunda bir diktatör olur; zihin de bedenin diktasına boyun eğerse bir köle haline gelir.”  Paramahansa Yogananda